6 Ekim 2009 Salı

EMEP, ÖDP ve TKP; Bursa’da IMF’ye Karşı Eylem Yaptı


IMF Toplantılarının Türkiyede yapılmasına tepki gösteren işçi ve emekçilerin ziyareti eylemlerini sürdürüyor. bütün illerde IMF karşıtı gösteriler yapılmaya devam ediyor. 5 Ekim Pazartesi günü, Emek Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi ve Türkiye Komünist Partisi Bursa İl Örgütleri setbaşı köprüsünde toplanarak; Orhangazi parkına bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Alkışlar ve sloganlarla Orhangazi Parkı’na yürüyen kitle, burada basın açıklaması gerçekleştirdi. İlk olarak söz alan Emek Partisi GYK üyesi Hakkı Tali, IMF’nin işçi ve emekçilerin kazanılmış bütün haklarına göz diken bir örgüt olduğunu hatırlatarak; Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Bursa’da da IMF’ye olan tepkilerini bugünden sonra da göstermeye devam edeceklerini belirtti. Daha sonra partiler adına basın açıklamasını okuyan ÖDP Bursa İl Başkanı Ahmet Öztürk, ilk olarak krize değinerek; patronların krizi bahane ederek işçileri daha çok sömürdüğünü vurguladı. Ardından, IMF ve DB’nin İstanbul’da toplantılar yaptığını hatırlatarak; AKP’nin IMF’nin söylediklerini harfiyen uyguladığını söyledi. IMF ve işbirlikçilerinin Türkiye’yi yağmalamaktan, işçi ve emekçileri daha fazla sömürmekten başka bir derdi olmadığını söyleyen Öztürk; buna karşılık işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların güçlerini birleştirip, mücadele etmesi gerektiğini belirtti.
Basın açıklamasının ardından kitle, slogan atarak eyleme son verdi.(Bursa/EVRENSEL)

Bursa’da EMEP’li Kadınlar, IMF’ye Karşı Eylem Yaptı.


IMF başkanının Türkiye ziyareti çerçevesinde, bütün illerde IMF karşıtı gösteriler yapılmaya devam ediyor. 4 Ekim Pazar günü de Bursa’daki Emek Partili kadınlar Orhangazi Parkı’nda toplanarak, bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.
Kadınlar adına açıklamayı okuyan, Emek Partisi Yıldırım İlçe Başkanı Nermin Kaya; Başbakan’ın bizi teğet geçecek dediği krizin; emekçileri ve kadınları teğet geçmediğini belirtti. İşsizliğin her geçen gün arttığını söyleyen Kaya, krizin patronlar için karlarını arttırmak için bir fırsata dönüştüğünü belirtti.
‘’Güçlü ordu, güçlü Türkiye’’ diyerek militarizme para akıtıldığını hatırlatan Kaya, bu silaha ayrılan paraların emekçilerin cebinden çıkacak paralar olduğunu söyledi.
Kaya, IMF ve işbirlikçilerinin Türkiye’yi yağmalamak; işçi ve emekçileri daha fazla sömürmek için hazırlık içinde olduklarına vurgu yaptı. Uygulanan ekonomik programların IMF reçeteleri doğrultusunda yapıldığını belirten Kaya, emekçilerin bu duruma dur demesi gerektiğini söyledi.
Kaya, şu talepleri sıralayarak açıklamayı sona erdirdi; ‘’ İşten atmalar yasaklansın. Her işsize geçineceği kadar işsizlik ödeneği verilsin. İşsizlerin ve yoksulların kira, elektrik, su, doğal gaz faturaları devlet tarafından ödensin. Toplu ulaşım araçlarında indirim sağlansın, sağlık ve eğitim sisteminden katkı payları kaldırılsın, herkese parasız sağlık ve eğitim hakkı sağlansın. ‘’
Parasız sağlık ve parasız eğitim talebini dile getiren kadınlar, IMF karşıtı sloganlarla ve alkışlarla eylemi sona erdirdiler.

2 Ekim 2009 Cuma

EMEP, ÖDP ve TKP'den; DTP'ye Destek


DTP’ye yönelik baskılara karşı bir araya gelen Emek Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi ve Türkiye Komünist Partisi; Demokratik Toplum Partisi’ni ziyaret ederek bir basın açıklaması gerçekleştirdiler.
Kurumlar adına açıklamayı gerçekleştiren Emek Partisi Bursa İl Başkanı İsken Yıldız, Kürt sorununda baskı ve inkar politikalarının çözüm olmadığının artık görüldüğünü belirterek; Türkiye halklarının Kürt sorununda kendi çözümünü yaratması gerektiğini vurguladı. AKP’nin bir yandan ‘demokratik açılım’ adı altında demagoji yaparken, bir yandan da baskı ve şiddeti sürdürmekte, çatışmaları körüklemekte, Türkiye’yi çıkmaz bir yola doğru sürüklemekte olduğunu söyleyen Yıldız, DTP’ye yönelik baskıların hız kesmeden devam ettiğini vurguladı.
Halkın iradesiyle seçilmiş DTP’li milletvekillerinin dokunulmazlıkları hiçe sayılarak Ağır Ceza Mahkemesine ifade verilmeye çağrılmasına değinen Yıldız, bu keyfi ve hukuksuz tutumdan vazgeçilerek; diğer milletvekilleri için uygulanan prosedürün, DTP milletvekilleri için de uygulanması gerektiğini hatırlattı.
Yıldız şunları söyleyerek açıklamayı bitirdi; ‘’ Bütün bu yaşananlar ortada iken bizler diyoruz ki; çözüm yerine çözümsüzlüğü dayatmayın! Bu ülkenin işçileri, emekçileri, ve sosyalist güçleri olarak, tüm halkımızın, emekçilerin eşit bir şekilde, özgürce ve barış içinde birlikte yaşayacağı bir toplumsal düzen için mücadele etmeye ve bu türden saldırılara karşı DTP ile dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. DTP’ ye yönelik baskı, gözaltı ve tutuklamalar son bulsun, tutuklu DTP üyeleri ve yöneticileri derhal serbest bırakılsın!’’
İsken Yıldız’dan sonra söz alan Özgürlük ve Dayanışma Partisi Bursa İl Başkanı Ahmet Öztürk, Türkiye’de sürdürülen milleyetçi dalganın kırılması için devrimci, demokrat partilerin bir arada olması gerektiğini belirterek; Kürt sorununun halkların kardeşliği ve eşitliği temelinde çözülmesi gerektiğini vurguladı. kendilerini de bu gözaltı sürecinin mağdurları olarak gördüklerini söyleyen Öztürk, Demokratik Toplum Partisi’yle dayanışmalarını devam ettireceklerini belirtti.
Son olarak Demokratik Toplum Partisi Bursa İl Başkanı Hüseyin Armağan söz alarak, emekten yana devrimci siyasi partilerin bu devrimci dayanışmasına teşekkür ettiklerini belirtti. Kürt sorununun Türkiye’de yaşayan bütün halkların sorunu olduğunu belirten Armağan, çözümünün de emekçilerin, sendikacıların, aydınların kısacası Türkiye halkının elinde olduğunu vurguladı. AKP’nin demokratik açılım söylemlerini aldatmaca olarak yorumlayan Armağan, AKP’nin söylemleriyle yaptıkları arasında büyük farklar olduğunu belirtti. Armağan, Türkiye’de son dönemde milliyetçi havanın arttığına dikkat çekerek; AKP’nin dayattığı çözümsüzlüğün bu havayı derinleştirdiğini söyledi. PKK’nin eylemsizlik sürecinin 1 Ekim’de sona erdiğini söyleyen Armağan, hem Türkiye’deki silahlı kuvvetlerin hem de PKK’nin bu silahları bırakması için Türkiye halklarının bir baskı oluşturması gerektiğini vurguladı. (Bursa/ EVRENSEL)

Munzur İçin Miting Yapıldı


Munzuruma dokunma adıyla oluşturulan ve içlerinde Alevi örgütleri,Tunceli dernekleri,yerel dernekler,siyasi partiler ve kitle örgütlerinden oluşan platform cmartesi günü yüzlerce kişi setbaşı mahvelde toplanarak kent müzesine yürüdü.coşkulu biçimde sloganlarla yürüyen kitle taşıdığı dövizler ve attıkları sloganlarla mu zur üzerine yapılan barajların durdurulmasını istedi.miting alanında toplana kitle adına ortak metni okuyan Tunceliler derneği başkanı Özkan Aslan; Dünyada, küçük bir azınlığın mutluluğu için milyonlarca insanın yaşadığı alanlar yaşanmaz hale getiriliyor.bütün bu uygulamalar insanların mutuluğu için değil sadece birkaç tekelin mutluluğu için yapılmakatadır.Dersimde tapılan barajlarında bölgede yaşayan bütün canlıların hayatını alt üst edeceğinden barajlara karşı çıkıyor.eğer istenirse alternatif enerji kaynakları yaratılarak bölgedeki tahribatın önüne geçilebileceğini vurguladı.Miting müzük eşliğinde yapılan halaylar ve 10 Ekimde Tuncelide yapılacak büyük mitinge çağrı yapılarak sonlandırıldı.(Bursa/EVRENSEL)

5 Temmuz 2009 Pazar

Bursa'da 2 Temmuz Mitingi


Bursa’da Alevi örgütlerinin, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin ortaklaşa yaptığı 2 Temmuz Sivas Katliamı anmasına yaklaşık 3 bin kişi katıldı. Son yılların en kitlesel 2 Temmuz anmasında; yürüşe katılan her yaştan insan hepbir ağızdan, Sivas Katliamını lanetlediler.
Mahfelden başlayan ve Kent Müzesine kadar süren yürüyüşte, sık sık ‘’Faşizme Karşı Omuz Omuza!’’, ‘’Sivas’ın Hesabı Sorulacak!’’ ve ‘’Yaşasın Halkların Kardeşliği!’’ sloganları atıldı.
Miting, yürüyüşün ardından Kent Müzesinin önünde başladı. Miting’de tertip komitesi adına konuşma yapan Pir Sul Abdal Kültür Derneği Bursa Başkanı Davut TÜRKOĞLU şunları söyledi; ‘’2 Temmuz’da yitirilen canlarımız, faşizme ve gericiliğe karşı mücadelede aydınlık geleceğin temsilcileridirler. Katliam planı demokrasiyi, özgürlüğü düşman belirleyen; toplumsal, inançsal ve kültürel farklılıkları yok sayıp, tek tip yurttaş yaratmaya çalışan egemen zihniyetin ürünüdür.’’
Konuşmadan sonra semah gösterisi yapıldı. Semah gösterisinin ardından yapılan tiyatro gösterisi ve müzik dinletisiyle birlikte anma etkinliği sona erdi.(Bursa/EVRENSEL)

Şalter İnecek, Ampül Sönecek


Kamu Toplu İş sözleşmelerinde anlaşma olmaması nedeniyle, Türk-İş’in ülke çapında başlatmış olduğu eylemlere; işçilerin öfkesi ve coşkusu damgasını vurdu. Bursa’da Türk-İş’e bağlı sendikalar, saat 18.00’da Fomara Meydanı’nda toplanarak AKP il binasına sloganlarla yürüdüler. İşçiler, yürüyüş esnasında sık sık hükümeti protesto eden sloganlar attılar.
Yaklaşık 300 işçinin katıldığı eylemde, işçiler ; ‘’Şalter İnecek, Ampül Sönecek’’, ’’Genel grev, genel direniş’’, ‘’İşçi düşmanı Hükümet istifa’’ sloganlarını atarak, AKP’yi uzun süre yuhladılar.
Burada toplanan işçilere seslenen Türk-İş Bölge Temsilcisi Mehmet Kanca; ‘’Bugüne kadar hükümet, vermiş olduğumuz teklife ciddi bir yanıt vermeyerek; işçileri açlığa terk etme hevesi olduğu ortaya çıkmıştır’’ dedi. Kanca; bugünkü siyasi iktidarın, yapılan özelleştirmelerle elde ettği paraları eşe, dosta, yandaşa peşkeş çekerek; halkın işçilerin lehine hiçbir icraatta bulunmadığını söyledi. İşçilerin elinde bulunan mevcut hakların tamamına göz dikmiş bir hükümetle karşı karşıya olduklarını belirten Kanca, ‘’Şimdi de kıdam tazminatlarımızı elimizden almaya çalışıyorlar.’’ dedi.
Kanca, işçinin önünde hiçbir gücün duramayacağını bu hükümette görecek diyerek; bu yaptıkları eylemin, yalnızca uyarı eylemi olduğunu belirtip, bütün işçilerden genel grev de dahil her türlü mücadeleye hazır olmalarını istedi.(Bursa/EVRENSEL)

22 Haziran 2009 Pazartesi

Renault'ta İş Cinayeti


Bursa’da bulunan Oyak Renault otomobil fabrikasında önceki gün yaşanan iş cinayeti sonucu Ercan Çolak adlı işçi hayatını kaybetti.Renault otomobil fabrikasında son aylarda artan iş yoğunlığu sonucu bu tür ölümcül kazaların kaçınılmaz olacağı vurgulanıyor. işyerinde güvenlik kurallarını tam olarak uygulandığı sıfır iş kazası için çalıştıkları ile övünen Renault’ta ölümlü kazalarında ortaya çıkması ile maliyetlerin düşürülmesi için işçi sağlığını ve güvenliğinin ne derece değersiz olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu .Kriz gerekcesiyle yüzlerce işçinin işten çıkarıldığı fabrikada açıkta bulunan kadroların yerine yeni işçiler işe almak yerine iş perfonmasının artırılarak iş yükünün ağırlaştırılması sonucu işçilerde yorgunluk moral bozukluğu kazalara davetiye çıkarıyor. Pres kalıphane bölümünde olan kaza 16:00-24:00 vardiyasında pres ve enjeksiyon departmanında 16:45 civarında yaşanan kazada kalıp bağlama operatörü olarak çalışan işçilerden Ercan Çolak adlı 30 yaşındaki işçi 10 tonluk kalıbın üzerine düşmesi sonucu feci şekilde can verdi.Olay yerine gelen işyeri doktoru herhangi bir müdahale yapılabilme imkanı olmadığından savcılığın olay yerine gelmesinin gerektiğini söyleyerek kaza anında işçinin hemen öldüğü tespit edildiği söyleniyor.işyerinde çalışan işçilerden birisi kazayı şu şekilde yorumladı; Krizle birlikte çalışma koşullarının giderek ağırlaşması işyerimizde kazalarında artmasına neden oluyor.buna bağlı olarak işyerinde çalışan arkadaşlarımızda stres gelecek kaygısı sağlıklı bir çalışma ortamınıda ortadan kaldırdı.yönetici konumunda olan amir ve şefler üretimin artırılması için yaptıkları baskı çalışan işçilerin işgüvenlik kurallarının hiçe sayılmasına neden oluduğunu söyledi.Renault işçisi; Üretim planlama ve proje departmanlarında çalışan mühendislerin maliyet gözeterek işçi sağlığını hiçe saymaları bu iş cinayetini tetikleyen faktörlerden birisi olmuştur.bütün bunlar yaşanırken sendikamız Türk metal ise; tamamen işverenle işbirliği içerisinde hareket ederek işçilerin sağlıksız çalışma koşullarında çalışmalarına imkan sağladığını söyleyerek tepkisini gösterdi.Bir başka Renault işçisi ise; Kazanın yaşandığı dakikalarda işçiler üzüntüden dolayı üretime ara vermek istediklerini söyleyerek tepki gösterdiler.fakat üretim durdurulmayarak pres ve enjeksiyon bölümü dışındaki, tüm bölümlerde kesintisiz üretime devam edilmiştir.sadece yemekhanede yetkililerden birisinin yaptığı açıklamada kazanın oluşmasında çalışan işçinin kusurlu olduğunu ve kazanın bu sebeble ortaya çıktığını söyleyerek işçinin emniyet ve işgüvenliği kurallarına uymadığını söyleyerek sorumluğu ölen işçinin üzerine atan bir açıklamada bulundu.Renault işçisi,bizlere ne kadar değer verildiğini bu olayda bir kez daha herkes gördüğünü söyleyerek arkadaşımızın cenazesine hepimiz gitmek isterdik ancak belirlenen kişiler gitti ve fabrikada üretim devam ettirildi dedi.(Bursa/EVRENSEL)

29 Mayıs 2009 Cuma

Neden Taşeronluk, Piyasacılık, İhmalkarlık; Sonuç 8 Ölü!


BURSA’DA ÇIKAN YANGINLA SAĞLIK SİSTEMİ BİR KEZ DAHA ÇÖKTÜ. KÂR HIRSI BU DEFA 8 CANA MAL OLDU
Bursa’da merkez Yıldırım ilçesinde bulunan Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi’nde yaşanan yangında 8 hasta yaşamını yitirdi, onlarca hasta zarar gördü. Önceki gece çıkan yangın, tomografi servisinde ‘kabloların tutuşması’ ile başladı. Ancak, servisin bir süre önce taşeronlaştığı gerçeği ve yanmayan maddeden yapılması gereken kabloların yanıcı bir maddeden yapıldığı göz ardı edilmeye çalışılıyor.
Yangın, önceki gece saat 02.00 sularında, A-2 katındaki tomografi servisinde başladı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangını söndürdü, ancak yanan kablolardan çıkan dumanlar bütün hastaneyi kapladı. Yangın bodrum katta çıktığı halde, siyah dumanlar 3 ve 4’üncü katlarda bulunan yoğun bakım servisine ulaştı.
JENERATÖR DEVREYE GİRMEDİ
Burada tedavi gören ve solunum cihazına bağlı olan 16 hastanın, ‘fişi çekildi’. Çünkü çıkan yangında trafo devre dışı kalmıştı, jeneratör de devreye girmemişti. Böylelikle, zaten dumandan etkilenmiş olan hastaların bir de solunum desteği kesildi. Hastalar, camlar kırılıp merdivenle tahliye edildi. Ancak yoğun bakımda tedavi gören 16 hastanın 8’i yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenlerin isimleri şöyle: Gülbey Şahin (80), Hakkı Özdoğan (45), İnciser Doğan (68), Muhlis Karaağaç (79), Aliye Aktop, Fatma Yalçındağ, İsmail Uysal.
514 yataklı hastanede tedavi gören 17’si çocuk ve bebeklerden oluşan 44 hasta, Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Dörtçelik Çocuk Hastanesi, Bursa Devlet Hastanesi ve diğer hastanelere sevk edildi.
7 YILDA 3 YANGIN
Hastane, 2002’de ‘Akıllı Hastane’ sloganıyla, her türlü donanıma ve teknolojiye sahip olduğu iddiasıyla açılmıştı. Ancak açıldıktan henüz 2 yıl sonra, 2004’te yanında trafo bulunan akaryakıt deposunda patlama olmuştu. Bu yangında trafo devre dışı kalmış, büyük paniğe yol açan yangında can kaybı yaşanmamıştı. Geçtiğimiz yıllarda da ameliyathanede bulunan elektrik kabloları erimiş, ufak çaplı bir yangın çıkmıştı. Ancak bu yangında da kilit nokta ‘elektrik kablolarıydı’.
BİR AY ÖNCE TATBİKAT YAPILDI
7 yıllık geçmişine 2 yangın sığdıran hastanede, sık sık yangın tatbikatları yapılıyordu. En son yangın tatbikatı ise 28 Nisan’da yapılmıştı. Bu tatbikat kapsamında İtfaiye Daire Başkanlığı’ndan Eğitim Amiri Haydar Dikme, tüm personele eğitim vermişti. Ayrıca hastane, ISO-9000 Kalite Belgesi’ne sahip. (BURSA)

İDDİALAR YANIT BEKLİYOR

8 kişinin canını alan yangına ilişkin ortaya çarpıcı iddialar atıldı. İnsanın kanını donduran iddialar, bir an önce yanıtlanmayı bekliyor. Bu iddialar şöyle:
1. Hastane personeli yangına müdahale etmek istedi, ama yangın tüpleri boştu.
2. İtfaiye ekipleri, yangın anında belediyenin afişlerini asıyordu. Bu nedenle yangına geç müdahale edildi.
3. Yangında trafolar atınca elektrik kesildi, jeneratör devreye girmedi. Böylelikle fişi çekilen ve solunum cihazına bağlı olan yoğun bakımdaki 16 hastanın 8’i yaşamını yitirdi.

NEDEN Özelleştirme

Olay yerinde sorularımızı yanıtlayan Bursa Tabip Odası Başkanı Bülent Aslanhan, yangında sağlık çalışanlarının olağanüstü bir çabayla hastaları kurtarmaya çalıştıklarını belirtti. “Hizmetin verildiği alan, özelleştirilmiş bir birim ve bize göre sağlıktaki özelleştirmenin gelmiş olduğu boyut” diyen Aslanhan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu hastaneye, her türlü önlemin alındığı söylenerek ‘akıllı hastane’ diyorlardı. Ancak bu yangın hastanelerimizin piyasaya nasıl terk edildiğini göstermiştir.”
Hastanelerde havalandırma sisteminin ayrı olması gerektiğine dikkat çeken Aslanhan, elektrik kablolarının havalandırma boşluğuna açık olarak döşendiğini vurguladı.
YÖNETMELİĞE AYKIRI KABLO KULLANILDI
“Bu tomografi cihazlarının kabloları yangına neden oluyor. Bu kablolardan çıkan duman, yoğun bakım ünitesine giderek hastaların tahliye edilmesi sonucunu doğuruyor” diyen Aslanhan, o kabloların yönetmeliğe göre bir alaşımla kaplı olması ve yangında duman çıkarmayacak kablolar olması gerektiğine dikkat çekti. Aslanlan, açıklamasına şöyle devam etti: “İşin içine maliyet girdiğinde, taşeron firmalar farklı kablolar kullanıyor. Raporlar çıktığında bunları daha rahat konuşacağız. Bu olay Bursa’daki hastanelerin yoğun bakım ünitelerinin ne kadar yetersiz olduğunu ortaya koyuyor” Aslanhan, tüm yetkilileri yaşananların hesabını vermeye çağırdı.
‘ÖLÜM GETİRİYOR’
Gazetemizin sorularını yanıtlayan SES Bursa Şubesi Başkanı Dr. Candan Coşkun, “Uzun süredir sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte kamuda taşeronlaştırma, kamusal sağlık hizmetlerinin için için yanmasına neden oluyordu. Bu yeni bir sorun değil” dedi. Coşkun, taşeronlaşmanın daha önce Ankara’da enfeksiyon sonucu bebek ölümleri getirdiğini, Bursa’da da yoğun bakım hizmeti alması gereken hastaların yaşamını yitirmesiyle sonuçlandığını vurguladı. Coşkun, Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi’nin 2002’de ‘akıllı hastane’ sloganıyla açıldığını hatırlattı.
İNSAN HAYATINA DEĞER VERİLMİYOR
Elektrik Mühendisleri Odası’nın tespitlerine göre, hastanenin elektrik tesisatıyla ilgili çarpıcı iddialar olduğuna dikkat çeken Coşkun, “Kabloların açıktan döşenmesi maliyetlerin düşürülmesi için yapılmıştır ve burada insan hayatına zerre kadar değer verilmediğini göstermiştir” dedi. Bursa’da Dörtçelik Çocuk Hastanesi dışında hiçbir hastanenin Sağlık Bakanlığı yönetmeliğine göre yapılmadığının altını çizen Coşkun, “Sağlıkta dönüşüm programının yeniden düşünülmesini istiyoruz. İnsan hayatını tehlikeye sokmayan bir sağlık programı oluşturulması istiyoruz” diye konuştu.
Coşkun, 8-9 yaşında çocuk hastaların yoğun bakımda olduğunu belirtti. (Bursa/
EVRENSEL)

AKIL ALMAZ AÇIKLAMA

Sabah saatlerinde Bursa’ya gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, olay yerinde yaptığı açıklamalarla bir kez daha ‘pes’ dedirtti. Akdağ, hayatını kaybeden 8 hastanın 2’sinin “beyin ölümünün gerçekleşmesinin beklendiğini” dile getirerek, yaşanan ölümleri normalleştirmeye çalıştı.
Yaptığı ilk incelemelerden sonra yoğun bakım ve yenidoğan yoğun bakımda toplam 29 hasta bulunduğunu belirten Akdağ, şöyle konuştu: “Bu hastalardan erişkin yoğun bakımda yatan hastaların önemli bir bölümü solunum desteğine bağlı hastalar. Yine burada hayatını kaybeden 8 hastanın 2’sinin beyin ölümü beklenen hastalar olduğu ifade edildi.”
Akdağ, gazetecilerin ‘yangın söndürme tüplerinin boş olduğu’ yönündeki iddialara ilişkin soruları karşısında, “Yangın çok kısa bir sürede söndürülmüş. Bu tür spekülatif ifadelerde kimsenin bulunmaması lazım” dedi.

YANGINDAN KURTARILDI DOĞUM YAPTI

Yangının çıktığı saatlerde ilk doğumu için bekleyen genç bir kadın, itfaiye ekiplerince kurtarıldıktan sonra sevk edildiği Zübeyde Hanım Doğumevi’nde bir kız bebek dünyaya getirdi. Saat 02.00 sıralarında yangının çıktığı Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi’nde, yangından kısa bir süre önce doğum yapan Lale Demir, Ruhiye Anar, Gülhan Güler ve bebekleri ile doğum yapması beklenen Nesrin Arslan (24), itfaiye ekipleri tarafından kurtarılarak Zübeyde Hanım Doğumevi’ne sevk edildi.
Doğum sancıları sıklaştığı için hemen doğumhaneye alınan Nesrin Arslan, sabah saatlerinde bir kız bebek dünyaya getirdi. 2 kilo 920 gram ağırlığında doğan bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. İlk çocuklarına böylesine zorlu bir dönemde sahip olduklarını ifade eden Arslan, bebeğin adını “Hira Nur” koyduklarını söyledi. Hastane yetkilileri, Lale Demir, Ruhiye Anar, Gülhan Güler ve bebeklerinin sağlık durumlarının iyi olduğunu kaydetti.

Gazetecilerin soruları valiyi kızdırdı

Olay yerinde açıklama yapan Bursa Valisi Şahabettin Harput ise gazetecilerin yangına geç müdahale edilip edilmediğine dair ve hastanede daha önce çıkan yangınlara ilişkin soruları karşısında sinirlendi. Geç müdahalenin mümkün olmadığını savunan Harput, “Hastanede bir yangın 4 yıl önce değil, 4 gün önce de çıkabilir. Yani her olayla bağlantı kurmak yanlış. Bu olayın gerçekten bir teknik hata mı, bir dikkatsizlik mi, yoksa bir başka nedenden mi çıktığı bilinmiyor” dedi.
Bursa Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Orhan Doğan, “Yangının çıkış nedeni büyük ihtimalle elektrik ağırlıklı. Ama incelemelerimiz devam ediyor. Net bir şey yok, bilirkişi incelemesi sonrası durum açıklığa kavuşacak” dedi.
İl Sağlık Müdürü İsmail Hakkı Çelik de gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Bursa Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme Şubesi ekipleri hastaneye gelerek incelemeler yaptı. Hastanede dün poliklinik hizmetleri verilmezken, yalnızca acil servis hizmetleri verildi. Dün yapılacak ameliyatlar da ertelendi.
Türk-İş’e bağlı TEKSİF Sendikası Merkez Yönetimi, yangının sorumluluğunun taşeronlaşma olduğunu belirtti. Eski genel başkanları Şevket Yılmaz’ın adını taşıyan hastanedeki yangına ilişkin dün yazılı bir açıklama yapan TEKSİF Yönetim Kurulu, yangının ağır ihmal ve tedbirsizlik yüzünden felaket halini aldığı iddiasını hatırlattı.

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Bursa'da Denizler Anıldı


Bursa’da 6 Mayıs anması gençlik örgütlerinin, siyasi partilerin ve sendikaların katılımıyla yapıldı. Emek Gençliği, YDG, Dev-Genç, Devrimci Gençlik Birliği, SGD, DGH, Genç Dayanışma, YDGM’nin örgütlediği eylem yaklaşık 200 kişilik bir katılımla gerçekleşti.

Setbaşı köprüsünün önünde saat 18.00’da toplanan kitle, Orhangazi Parkına kadar sloganlar eşliğinde yürüdükten sonra; Orhangazi Parkında bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

Yapılan ortak açıklamada; Denizlerin mücadelesini bugünlere taşımanın, üniversitelerde ve işyerlerinde gençlik mücadelesini daha yükseltmenin önemi vurgulandı.

Basın açıklamasının ardından Emek Gençliği’nden Murat Ergül isminde genç bir işçi söz aldı. İşçi vegençlik hareketini birleştirmek gerektiğini söyleyen Ergül, bugün kriz nedeniyle 3 gençten birinin işsiz olduğunu belirtti. Ergül; gençliği krize, işsizliğe, geleceksizliğe mahkum edenlere karşı, gençlerin Denizlerden aldıkları mücadele bayrağını daha ileri götüreceğini sözlerine ekledi.

Açıklamanın ardından gençler hepbir ağızdan, Şarkışla türküsünü ve Gündoğdu marşını söyledi. Marşların ve türkülerin ardından kitle anmayı sonlandırdı.



/>



Bursa'da 1 Mayıs Çoşkuyla Kutlandı


Bursa’da Türk İş, Kesk tarafından düzenlenen ve DİSK’inde kitlesel olarak katıldığı miting son yılların en kitlesel ve coşkulu mitingi oldu . 8 bin işçi ve emekçininin katıldığı miting saat 14’ te gökdere meydanından toplanarak oluuşturulan kortejlerle fomara meydanına yapılan yürüyüşle başladı. Bir mayıs kutlamalarına gelmeden önce ilçelerde kutlamalar yapıldı.Yenişehirde Kristal iş sendikasının örgütlü olduğu cam işçileri ilk olarak yenişehir de toplanarak Eğitim sen ve diğer siyasi partilerle birlikte kutlama yapıp alana geldiler. miting boyunca kitlesellikleri ve coşkuları azalmayan
cam işçileri mitingteki yerini aldılar.ayrıca Birleşik metal iş sendikasının örgütlü olduğu Prizmian işçileri de mudanyada demokrasi güçleri ile birlikte Mudanya meydanında toplanarak kutlama yaptılar Mudanyada toplanan yaklaşık 200 kişi toplu olarak 1 mayıs alanına geldiler.Birleşik Metal iş sendikasının pankartının arkasında grevde olan Asil çelik ve Asemat işçileride pankartlarıyla katıldılar grevci işçiler taleplerini coşkulu biçimde attıkları sloganlarla yürüyüş boyunca belirtiler. Önceki yıllarda sadece temsilci düzeyinde 1 mayıs alanına gelen bazı Türk iş şubeleri bu 1 mayısta Türk Metal İş sendikası dışında tümü üyeleriyle pankart açarak yürüyüşe katıldılar. Ayrıca Mitinge katılan siyasi partiler ve diğer demokratik kitle örgütleri önceki yıllara oranla daha kitlesel katılım gösterdiler.Burada sendikalar adına Türk iş, DİSK ve KESK temsilcileri birer konuşma yaparak bütün işçilerin 1 mayısını kutladılar .Türk iş adına konuşan Bölge temsilcisi Mehmet Kanca; Bu yıl 1 mayısın resmi tatil olmasını büyük sevinçle karşıladıklarını çünkü bu hakkı elde edebilmek için yıllardır mücedele ettiklerini vurguladı.Kanca , aynı biçimde hükümetin kriz ortamında işçilerin taleplerinede kulak açması gerektiğini söyledi. DİSK adına konuşan Birleşik Metal İş sendikası şube başkanı Ayhan Ekinci ise; Kriz ortamından yararlanan patronların işçileri açlığa terk etmek için saldırılarını artırdığı bir dönemde 1 mayısı kutladıklarını söyleyerek işçilerin 1 mayısını Kutladı. Ekinci; krizleri gerekce göstererek işçilere sıfır zam dayatan patronlara karşı 2 fabrikada aylardır grevde olduklarını belirterek grevleri başarıyla sonuçlandırana kadar sürdürmeye kararlı olduklarını belirtti. KESK adına konuşan SES şube başkanı Candan Coşkun ise bugün işçilerle birlikte 1 mayısı kutlamanın mutluluğunu ve coşkusunu yaşadıklarını belrterek herkesin 1 mayısını kutladı. Ayrıca örgütlendikleri için işten çıkarılan Petrol iş sendikası üyesi Ali ihsan Gezer adındaki işçi ise yaptığı konuşmada, Başbakan ağzını her açtığında kriz bizi teğet geçti diyor ama benim gibi yüz binlerce işçi kri bahane edilerek kapı önüne bırakıldığını söyleyerek işten çıkarılan işçiler olarak işimiz ekmeğimiz özgürlüğümüz için mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini belirtip bütün işçilerin 1 mayısını kutladı. Konuşmalardan sonra söylenen türküler eşliğinde çakilen halaylarla son buldu.

Emek Partisi Korteji

1 Mayıs'ta kitleselliği ve coşkusuyla en çok dikkat çeken grupların başında Emek Partisi geliyordu.
Yüzlerce üyesinin katılımıyla, işçilerin taleplerini haykıran Emek Partisi çevreden de sık sık alkış aldı.
Emek Gençliği ise sayısı 150'nin üzerinde olan işçi, üniversiteli, liseli gençlerden oluşan korteji ile güçlü bir katılım sağladı.












26 Şubat 2009 Perşembe

EMEP Yıldırım Belediye Başkanı Adayı Tanıtıldı


EMEP Bursa İl Örgütü binasında yaptığı basın toplantısıyla 29 Mart seçimlerine katılacak Yıldırım Belediye Başkan adayını ve il genel meclisi adaylarını halka tanıttı. Yıldırım ilçe Belediyesinde Emep listelerinden seçime giren SODAP’ ında katıldığı Toplantıda ilk olarak söz alan Emek Partisi Bursa İl Başkanı İsken Yıldız; kapitlizmin kalbinden gelen bir krizin etkisinde seçimlere girildiğini belirterek, bunun bedelini ödememek için halkın seçimlerde oyunu buna göre vermeleri gerektiğini vurguladı. Bursada yapılan ittifak görüşmelerinden bahseden, Yıldız; yapılmak istenen güçbirliğinin doğru algılanmadığını ve emekçilerin mücadelesini ilerletmek yerine, bazı partilerin kendini ön plana çıkarma çabaları yüzünden bu birlikteliğin uygulanamadığını söyledi. AKP’nin seçim politikasına da değinen Yıldız; insanları aç bırakan, muhtaç eden partilerin seçim dönemlerinde halka kömür, makarna, beyaz eşya dağıtarak bu muhtaçlıklarından yararlandıklarını belirtti.Emek Partisi Bursa İl Başkanı İsken Yıldız’ın ardından söz alan SODAP Temsilcisi Nadir Kırlılar; Bursa’da daha geniş kapsamlı bir birliktelik için mücadele ettiklerini fakat bu sağlanamayınca, gerçek anlamda güçlerini ortaklaştırabilecekleri tek kurumun EMEP olduğunu gördüklerini belirtti.

Bu ortaklığın sınıf adına hayırlı olmasını dileyen Kırlılar, EMEP’le ortaklaştıkları için gururlu ve mutlu olduklarını söyledi. SODAP temsilcisi Nadir Kırlılar’ın ardından söz alan EMEP Yıldırım Belediye Başkanı Adayı Özgür Yılmaz; son günlerde medyanın da etkisiyle, seçimlere sanki iki parti katılacakmış gibi gösterildiğini belirterek, insanların çok daha yakınlarında yer alan doğru seçeneklere sahip olduğunu söyledi.

Belediyeciliği rantçılıktan kurtaracaklarını belirten Yılmaz, belediyeyi halkla birlikte yöneteceklerini vurguladı.EMEP Yıldırım Belediye Başkanı Adayı Özgür Yılmaz’ın konuşmasının ardından, düzenlenen basın toplantısı sona erdi. (Bursa/ EVRENSEL)

Yıldırım Halkı Seçeneksiz Değildir!

2009 Yerel Seçimleri yaklaşırken; Bursa’da da siyasi partiler, seçim çalışmalarını hızlandırmış durumdalar. AKP, CHP, MHP gibi siyasi partiler, gerek afişleri, gerek bayraklarıyla sokakları daha şimdiden doldurdular.

Bu partilere alternatif olabilmek amacıyla bir ortaklık sağlamak isteyen ve halkçı bir adayla seçimlere katılmayı hedefleyen siyasi partiler ve demokratik çevreleri ise; Bursa’da bu amaçlanan ortaklığı sağlayamadılar.

Durum böyle olunca Emek Partisi de kendine bir rota çizip, buna uygun hareket etmek durumunda kaldı.

Emek Partisi, Bursa’nın 13 ilçesinde çeşitli meslek gruplarından işçi ve emekçilerden gösterdiği adaylarla, İl Genel Meclisi seçimlerine katılacak.

Bunun yanı sıra Emek Partisi, Bursa’nın merkez ilçelerinden olan Yıldırım’da ise belediye başkanlığı yarışına dahil olmuş durumda.

Yapılan görüşmelerin ardından, Emek Partisi’nin Yıldırım Belediye Başkanı adayı Ziraat Mühendisi Özgür Yılmaz olarak belirlendi. Ayrıca yıldırım ilçesinde SODAP, BATİS gibi kurumlarda Emek partisiyle ortak çalışma yürütmek için belediye meclisine adaylar vererek çalışmalar ortaklaştırıldı.

Özgür Yılmaz, gazetemize yerel seçimlerdeki bakış açısını şu şekilde anlattı.

Sizce Yıldırım’da nasıl bir yerel yönetim anlayışı gerekiyor?

Yıllardır birikmiş sorunların çözümlenmesi için yapılması gereken örgütlü bir Yıldırım yaratmaktır. Bunun ilk adımı ise, sokak temsilcileri üzerinden semt meclisini, semt meclislerinin üzerinden de Yıldırım Halk Meclisini oluşturmaktır. İlçemizdeki emek ve meslek örgütleri temsilcileri de bu meclise katılmalıdır. Bizler, Yıldırım’lı işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, aydınlar, esnaflar ve kent yoksulları, hep birlikte hareket ettiğimizde yenemeyeceğimiz güçlük, çözemeyeceğimiz sorun yoktur.

Yıldırım halkının sorunlarına sizin çözüm önerileniz nedir?

Semtler arasındaki eşitsizliği kaldıracağız. Sermaye partilerinin halkı yoksullaştıran, onları yardıma muhtaç hale getiren, sonra da kömür ve gıda yardımıyla insan onuruna yakışmayan sadakacı tutumu sonlandırılacak. Bunun yerine kentin olanakları, kaynakları ve insan gücü doğru şekilde değerlendirilerek ulaşım, temiz su, atık su, doğalgaz, çöp gibi hizmetler ucuz ya da ücretsiz olarak sağlanacaktır. Yıldırımda “ Kentsel Dönüşüm Projesi “ adı altında arsaların ranta açılması amaçlanıyor Akçağlayan’da orman alanları talan edilerek rant alanlarına dönüştürüldü bundan sonra asla buna izin vermeyeceğiz. İlgili meslek örgütleriyle birlikte halkın çıkarlarını koruyan yeni bir projeler oluşturacağız. Barınma sorununun çözümü için ihtiyaç sahiplerine devlet olanakları da kullanılarak ucuz ve sağlıklı konutlar üreteceğiz .Ankara yolunun altındaki mahalleler her türden alt yapı sorunuyla boğuşmakta adeta köy görünümündedir. Özellikle yoksul mahallelerde yaşayan gençlerimiz çeteleşme, uyuşturucu, hırsızlık, kültürel yozlaşma gibi sorunlarla boğuşmakta. Buna karşı mücadele için gençlik kültür evleri, meslek edinme kursları, ücretsiz spor kompleksleri açılacak. Kadınlar kentin yönetimine doğrudan katılacak, kadın kültür evleri gibi örgütlenmelerle en geniş kadın kitleleri örgütlü hale gelecek ve kendi sorunlarının çözümü için harekete geçecektir. Özelleştirme ve taşeronlaştırma Yıldırım Belediyesi’nde yaygın hale gelmiştir. Halk meclislerimizin ve belediye meclisimizin kararı ile bu uygulamalara son verilecek, taşeronlaştırılan tüm hizmetler yeniden kamulaştırılacak, bu şirketlerde çalışan işçilerimiz kadrolu işçi yapılacaktır. Belediyemizin mevcut olanaklarından tüm çalışanlarımız -statü gözetmeksizin- eşit olarak yararlanacak, tüm işçi ve memurlarla toplu iş sözleşmesi yapılacak.

Yıldırım Belediyesi’ni demokratik ve halkçı bir yapıya dönüştürmek için neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Bu zamana kadar bütün belediye başkanları belediyeyi arpalık olarak görmüş ve kullanmışlardır. Bu anlayışın doğal sonucu olarak hem Yıldırım halkından, hem de Yıldırım dan kopmuşlardır. Oysa demokratik- halkçı bir belediye başkanı, yaşam, davranış ve düşünceleriyle halk ile bütünleşmeli ve onun bir parçası olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır. Bu nedenle Belediye başkanı ve meclis üyelerinin maaş ve her türlü ödenekleri kurumda çalışan en yüksek işçi maaşını geçmemelidir. Halk meclisleri bu işin denetimini mutlaka sağlamalıdır. Can alıcı bir diğer konu da, belediyede çalışan işçi ve emekçiler arasındaki bölücü, ayrımcı ve rekabetçi anlayışları ortadan kaldırmak, çalışanların birliğini sağlamaktır. Belediyenin demokratik halkçı bir yapıya kavuşturulması için çalışanların kendi yöneticilerini kendilerinin seçmesi sağlanmalı.

Tüm bunları hayata geçirmek için nasıl bir yol izleyeceksiniz?

Ben gücümü ezilmiş, sömürülmüş, işten atılmış, yoksulluğun pençesinde sadakaya muhtaç hale getirilmiş yıldırım halkından alacağım. Gücümü işçilerden emekçilerdengençlerden ve kadınlardan, emekten yana tavır alan demokratik kitle örgütlerinden alacağım. Demokratik halkçı belediyeciliğin özü halkımızın çıkarlarının önüne hiçbir çıkarın geçemeyeceğidir. “Halka rağmen” değil, halk ile birlikte örnek bir yıldırım yaratmak için haydi güç birliğine, haydi mücadeleye.(Bursa/ EVRENSEL)

11 Şubat 2009 Çarşamba

Devlet Üzmedi, Kadınlar Üzecek!

BURSA’nın Mudanya ilçesinde 14 yaşındaki B.Ç’ye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandıktan sonra tahliye edilen Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez, duruşma için adliyeye girerken kadınların protestosuyla karşılaştı. Bursa Kadın Platformu’ndan kadınlar, “Hüseyin Üzmez sen hiç terlik yedin mi?”, “Hüseyin Üzmez sen annenden terlik yedin mi?”, “Utanmaz Üzmez” sloganları atarak “Taciz ve tecavüze sessiz kalmayacağız”, “Üzmez’i devlet üzmedi, kadınlar üzecek” yazılı pankartlar açtı.25 Nisan 2008’de ‘cinsel istismar’ suçlamasıyla tutuklanan Hüyesin Üzmez’in, 25 yıla kadar hapis istemiyle hakkında Bursa 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 4. duruşması dün yapıldı. Duruşmaya Hüseyin Üzmez’in yanı sıra B.Ç’nin annesi Livaze Ç. ile babası Bekir Ç. de katıldı.

Rapor Bekleniyor
Mahkeme, B.Ç. hakkında İstanbul Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndan istenen sağlık raporunun gecikmesi nedeniyle raporun beklenmesine karar vererek, duruşmayı 24 Mart 2009 tarihine erteledi. Mahkeme heyeti ayrıca, baro tarafından görevlendirilen avukatlar Nevin Canbaz ve Selma Akalan ile ailenin tuttuğu Avukat Ahmet Dedeler’in, B.Ç.’nin müdafisi olarak duruşmalarda savunma yapmalarına karar verdi.

Yumurta Atıldı
Hüseyin Üzmez, duruşma sonrasında adliyeden ayrılırken adliye önünde bekleyen kadınların şemsiyeli ve yumurtalı eylemiyle karşılandı. Gazetecilerin sorularını cevapsız bırakan Üzmez’e arkadan yaklaşan kadınlar, Üzmez’e ellerindeki şemsiye ile vurdular. Protestocular arasında yer alan Nergiz Çiçek ve Pınar Koyuncular polis tarafından gözaltına alındı. Bu sırada bir başka protestocu kadın da Üzmez’e yumurta fırlattı.

Yorum Yapmadı
Oluşan arbede sırasında protestocular polis tarafından uzaklaştırırken, arabasına giden Hüseyin Üzmez, saldırı konusunda bir yorum yapmadı. Üzmez, daha sonra aracına binerek adliyeden hızla uzaklaştı. Adliye önünde basın açıklaması yapan kadınlar ise Hüseyin Üzmez’in tahliyesini ve B.Ç’ye ruh sağlığının yerinde olduğunu belirten rapor veren İstanbul Adli Tıp Kurumu 6’ncı İhtisas Dairesi’ni eleştirdi. (BURSA)

23 Ocak 2009 Cuma

Bursa'lı Kadınlar, Sorunlarını Tartıştılar


Bursa Emek Partili kadınların organize ettiği, kadın çayı önceki gün gerçekleştirildi.
Tiyatro gösterimi ve müzik dinletisi ile birlikte kadınların krizi tartıştığı etkinliğe; Bursa’lı kadınlar yoğun ilgi gösterdiler.
Yıldırım İlçe Başkanı Neriman Kaya, yaptığı konuşmada; Filistin halkının yanında olmanın öneminden bahsedip, halkların kardeşliğine vurgu yaptı. Bunun yanı sıra AKP’nin timsah gözyaşları döktüğünü belirten Kaya, ikili anlaşmalar iptal edilmediği sürece bu tepkilerin bir anlam ifade etmediğini belirtti.
Kaya, konuşmasında krize de değinerek; krizin yükünü emekçi halkın değil, sermayenin ödeyeceğini vurguladı.
Nermin Kaya’nın ardından salondaki kadınlar söz alarak sorunlarını ve çözüm yollarını tartıştılar.
Salondaki bütün kadınlar, krizin kendilerini teğet geçmediğini ve krizin yükünü kendilerinin yani halkın ödediğini söylediler.
Kadınların ortak çözüm söylemleri; yerel seçimlerde herkesin safını iyi belirlemesi gerektiği ve krizin yükünün altında kalmamak için doğru seçim yapmaları gerektiği oldu.
Tartışmanın ardından müzik dinletisiyle birlikte, kadınlar yaptıkları yiyecekleri birbirleriyle paylaştılar.
Daha sonra ABD’de yanan kadın işçilerle, Bursa’da yanan kadın işçilerin birlikte anlatıldığı ‘’Chicago’lu Kadınlar’’ oyunu ile etkinlik sona erdi.(Bursa/ Evrensel)

17 Ocak 2009 Cumartesi

SİFAŞ İşçileri Fabrika Önünde Eylem Yaptı


Bursa'da aylardır tazminatlarını ve diğer alacaklarını alamayan SİFAŞ işçileri, fabrikalarının önünde basın açıklaması yapmak isteyince güvenlik güçleri ile gerginlik yaşadı.
Organize Sanayi Bölgesi'nde toplanan yaklaşık 100 işçi, ellerinde taşıdıkları pankartlarla sloganlar atarak fabrikanın önüne yürüdü. Burada bir araya gelen işçiler, sık sık fabrika yönetimini ıslıkladı. Çok sayıda polisin de hazır bulunduğu eylem sırasında, bir işçi fabrikanın kapısına siyah çelenk bıraktı. Fabrikanın kapısının önünde basın açıklaması yapmak isteyen işçiler ile güvenlik güçleri arasında tartışma yaşandı. Polis, kapıya yönelen işçileri engelleyerek burada açıklama yapmalarına izin veremeyeceklerini belirtti.
İşçiler daha sonra giriş kapısının her iki yanında toplandı. Grup adına açıklama yapan Murat Kemer, haklarının ödenmesi konusunda hala bir açıklama yapılmadığını öne sürdü. Cavit Çağlar'ı verdiği sözü tutmaya davet eden Kemer, verilen sözün yalnızca vaat olarak kalmamasını istedi. Devletin mağduriyetlerini gidermesini de isteyen Kemer, Çağlar'ın kendileri ile helalleşeceğini umduklarını belirtti. Konuşmanın ardından sloganlar atan işçiler, tekrar yolun karşısına geçerek eylemlerini sürdürdü. Bir süre daha pankart açan SİFAŞ işçileri, daha sonra olaysız bir şekilde dağıldı. (Bursa/EVRENSEL)

Nazım'a Bursa'da Yer Açın


Bursada Çağdaş Hukukçular Derneğinin çağrısıyla Baro Lokalinde Nazım Hikmetin 107. doğum yılı kutlandı. Sok sayıdı konukların katıldığı anmada ÇHD adına konuşma yapan Şube başkanı Aslı Evke Yetkin; Nazım Hikmet 1 haziran 1933- 5 Agustos 1934 ve 5 Aralık 1940- 8 Nisan 1950 tarihleri arasında yaklaşık 11 yılını haksız yere Bursa hapishanelerinde geçirmek zorunda kaldığını ve dünyanın sahiplendiği bu büyük şairi hapşishanede çürütmeye terkedilmek istendiğini belirtti. Yetkin; Bursada Nazıma yapılanlara karşın çeşitli cedde, sokak ve kültür merkezlerine Nazımın adının verilerek yaşatılması gerektiğini söyledi.(Bursa/EVRENSEL)

13 Ocak 2009 Salı

EMEP Kadın Çayı


Emek Partili kadınların düzenlediği; eğlenecekleri, kadınların sorunlarını tartışacakları, yaptıkları yiyecekleri paylaşacakları bu etkinliğe bütün kadınlar davetlidir.

İçerik:
*Müzik Dinletisi
*Tiyatro Gösterimi
Tarih: 18 Ocak Pazar
Saat: 13.00

Filistin Halkı İçin


İSRAİL VE İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI MÜCADELE EDELİM!

İsrail günlerdir Filistin – Gazze topraklarını vuruyor. Yüzlerce kadın ve çocuğun öldürüldüğü vahşet tüm dünyanın gözü önünde sürdürülüyor. BM , AB bırakın İsrail’in kınanmasını “siviller öldürülmesin” dahi diyemiyor. En ileri tepki gösterenler ise “kınıyoruz, ayıp” demekle yetiniyor.
Misket bombaları, füzeler, ağır makineli silahlar. Ölü çocuklar, kadınlar, yaralı yürekler. Filistin’de, Gazze’ de insanlık öldürülüyor. İsrail vahşetine direk karşısına dikilerek dur demesi gereken ülkeler, liderler “acılar yaşanmasın” diyerek ağızlarında laf sektiriyorlar. Ülkemizde İsrail ile silah anlaşmaları yapan ülkeler arasında. Filistinli çocukları öldüren İsrail pilotları eğitimlerini Konya’ da ki eğitim üssünde alıyorlar. ABD ve İsrail “Ben istediğimi yaparım herkes benim politikalarıma biat etmeli” diyor. ABD’ ye, AB’ye bağımlı ülkemiz başta olmak üzere hiç bir ülkeden ses çıkmıyor.

Bu topraklarda hep ülkeleri idare edenlerin işbirliklerini o ülkenin halkları boşa çıkarmıştır. Şimdi yine Filistin halkının yanında tüm dünya halkları vardır. Ülkemizde her gün gösteriler yaşanmaktadır, dünyanın bir çok ülkesinde de İsrail katliamı kınanıyor.
Gazze’de bombalar altında inleyen halkın sesine ses vermek ve bu vahşeti durdurmak dünya halklarının ve Türkiye halkının elindedir. İsrail’i kınamak yerine şu antlaşmalara son verilmelidir.

• İsrail- Türkiye savunma işbirliği antlaşması’nın fesh edilmeli,
• İsrail savaş uçaklarının Konya da eğitim uçuşları yapılmasına son verilmeli,
• Türkiye – İsrail diplomatik ilişkilerinin en alt seviyeye indirilmeli,
• Askeri (Türkiye’nin savaş uçaklarının İsrail de modernizasyonu) ve ticari ilişkilere (Hibrit tohum alımları) son verilmelidir.


İşte bu taleplerin hayat bulması Türkiye halklarının sorumluluğundadır. Bu taleplerin hayat bulması işin mücadele etmek, ülkeyi yönetenlerin üzerinde baskı kurmak, yaptırım uygulamak Türkiye halklarının elindedir. Aksi halde işbirlikçi iktidarlarla bu anlaşmalar devam edecek ve İsrail de katliamlarını hiç bir engelle karşılaşmadan sürdürecektir.
Filistin halkına destek vermek için Pazar günü saat 13.00’da Kent Meydanında Buluşalım.

EMEK PARTİSİ
BURSA İL ÖRGÜTÜ
Tel: 2732502